15 Eylül 2021 Çarşamba

Aklım Sende

Fotoğraf alıntıdır.
Annemin kollarındayım bu sabah. Lavanta demledik, çikolatalı kruvasan kokusuyla gazete okuduk. Fincanı mermere bırakıp söylenme faslına geldik hızlıca. Senin kötülüğü, büyülü avuçlarının içine alıp erittiğin, atıllığı, tembelliği boğduğun fasıl bu fasıl. Parıldayan saçların sarılı kahveli yanıyor. Hem de yakıyor insanı. Sırmadan iplere dolanıyoruz. Güneş gibi doğuşun, ufukları tutuşturuşun ibret olsun cümle aleme. Cümle alem saçlarına dolansın memleketi kurtarmaya tutuşsun, yansın, kül olsun.

Benim aklım sende. Kaçmayı bir an bile düşünmedim. Kaçmayı düşünememek ne demektir? Çaresizlik?.. İç çekeyim desem yokluğunda, yapamıyorum. Lavanta kokusundan mıdır bilmem yüreğime bir yumru düşer oturur. Solukları birbirine karışan işçilerin nasırlı ellerindeyim şimdi. Nefes alamıyorum. Aklım sende. Sen değil miydin on yıla onbeş milyon genci sığdıran? Zaten az zamanda çok işler başaran senden başka kim olabilirdi? Aklımı senden nasıl çekip alayım? Senin varlığınla sarılmışken bu yurt dört baştan. Ben yurtsuzum adam. Sarıldıkça düşüyorum vatan kucağından. Peygamber avuçlarından ayrı düşüyorum. Boş duran birini görsen yüzün düşer senin. Kaşların çatılır. Gözlerin devrilir. Durmadan çalışıp ipi sırtlayacaktık biz. Biz, her yaştan, biz, senin gençliğin, hiç durmadan çalışacaktık. Öyle istememiş miydin? 

Huzurumu kaçıran işler yapıyorum adam. Ve gittiğin diyarlardan, senden, gelen hiç haber yok. Biz yılmaz bekçileri değil miydik kurduğun emanetin? Biz, dünyadan bîhaber değil... Kendimizden öteye düştük yalnızca. Biz içimizdeki asil kandan habersiziz, adam. Ancak benim aklım sende. Ben senden geçemiyorum. Onların ciğerleri ne kadar soğuduysa benim o kadar harlı... Tüm dünyayı dize getiren sen, emrinle tüm yurdu çelikten zırhlara bürüyen bizler... Şimdi, bir asır sonra yalnızca, bize ne olmuş olabilir adam? Biz bize ne yapmış olabiliriz? Kol kola, diş dişe, et ete geçen biz değil miydik? Bize ne oldu böyle? Nedir bu gevşemekler? Nedir bu hüzünlü, buruk haller? 

Şimdi senin gidişin, bize bıraktığın hasretli iç çekişler, özleyişler... Hüzünlü bir sürüklenişten başka hiçbir yarar sağlamıyor. Direncimizi, mutluluğumuzu, aşkımızı, tutkumuzu ellerimizden alan birileri yok oysa ki. Biz muhafaza etmeyi beceremedik. 

Biz Türk'üz adam. Göğüslerimiz örse yatırılıp dövülse de pişmekten gayrı zaaf göstermemekle yükümlüdür. Ki tunçtan bir siper olabilsin kurduğun ocağı duman duman tüten bu diyara. Bizden istediğin azmi, direnci, tutkuyu bırakmak, durmak Türk'e yaraşır mı? Hep en önden hep en ileriden. Bize mirasın değil miydi?.. Fırtınalara kapılmadan limana varmak. Bandırma'dan Samsun'a çıkmak. Bu savruluşumuzu yokluğuna mı borçluyuz? Sahipsizliğimize mi? Akılsızlığımıza mı? 

Benim aklım sende adam. Bir vuruluş vurulmuşum ki sarı saçlarına cayamıyorum. Benim aklım sende. Aklım sende, güneş gibi ışıldayan, deniz gibi saran, içime akan, dolan gözlerinde.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Uzlet Türküsü

  Azık ettim geçmişi kendime Yolum uzun sırtım terli ama gözümde bir direnç var Yanımda bir buruk nota bir yarım güfte Tamam olmayı be...