24 Eylül 2022 Cumartesi

En Sonra... Yaşam'a Dokunmak

Konuşacak kimsesi olmayan bir kimse eğer konuşacak birini aramaya başlarsa onun yanına yaklaşırım. Hele ki bunu hak ettiğini düşünmüşse. Usulca derim ona benim de başım çok ağrıyor. Sanırım ikimiz de yalnızız. Yarın vertigo atağım da tutar. Yaşamaktan da insanlardan da nefret ediyorum. Sonra yalnız olduğunu düşünen kişi kalkar ahkam kesmeye koyulur. Umutlar vardır der. Reklamların, dizilerin, toplumu sömüren şirketlerin sattığı rüyalardan bahseder. Her gün yeni bir umut ya hani... Göster ben de göreyim şu umut dediğin yenilir miymiş, içilir miymiş? Bazı insanlar harikalar. Umutlarını yitirmeyenler, insanlara umut satanlar, reklamcılar, metin yazarları, devrim liderleri, Atatürk mesela... Bu nasıl bir inanç?.. Bu insanlar gibi olamadığımı fark etmem çok uzun sürmedi elbette. Kendimi sıfır noktasında belki daha aşağıda bulduğumdan belki. Çocukluğumda da oyun oynamaktan kaçardım. Her defasında hasta rolünü ben alırdım. Gençliğimin bir döneminde yaşamın bu soğuk ve görünmez duvarlarını aşmak için geliştirdiğim savunma mekanizmalarım vardı. Bir dönem şefkat gösterdim her şeye. Cansız varlıklara, doğaya, hayvanlara. Ama gelgelelim konu insan olduğunda inat, intikam gibi duygular yaşama dokunmamda ya da onun bana dokunmasında katalizör görevi görüyordu. Hiç bir şey yoksa güç alacak bir dayanak noktası bulurdum kendime. Ancak... Artık yok. Umut duygusu bu köhnemiş dünya için fazla beyaz, fazla saf, fazla uhrevi... Her şeyi yitirdiğim gibi onu da bu oyunun başında kaybetmiştim zaten ben. Şimdi uğruna direnç göstereceğim hiçbir şeyim kalmadı elimde. anlamını yitirdi dünya. Renkler de yok olup terk ettiler beni. Ki onlardan başka avuçlarımı boyayacağım bir şeyim yoktu ellerimde. Eskiden hiç bir şeyim yoksa siyahlarım ve beyazlarım olurdu. Şimdi yalnızca griler var. Gözlerim başka renk görmüyor. Kurşuni bir gri yalnızca... Beyaz yoksa umut yoktur. Seçkinlerin allayıp pullayıp satamadığı şeylerin rengi beyaz değildir. Siyah yoksa günah yoktur. Şeytan ve günah hatta günah keçileri hep siyahtır. Oysa gri... Sonsuzluğun belirsizliğine işleyen o en güzel renk her yeri kuşattığında ölümün gurup vakti gelmiştir. 

Yalnız'dan Yaşam'a...

Uzlet Türküsü

  Azık ettim geçmişi kendime Yolum uzun sırtım terli ama gözümde bir direnç var Yanımda bir buruk nota bir yarım güfte Tamam olmayı be...