Ağlamak
içindeki bir duyguyu
bir şeye
dönüştürmektir.
Yani
başka bir şeye
dönüştüremediğin için
gözyaşına dönüşüyor.
Sözün özü
gözyaşı tarifsizliği tarif etmektir.
Ağlamak
içindeki bir duyguyu
bir şeye
dönüştürmektir.
Yani
başka bir şeye
dönüştüremediğin için
gözyaşına dönüşüyor.
Sözün özü
gözyaşı tarifsizliği tarif etmektir.
bilmediğin hiçbir şey yok bu satırlarda
bilirsin
hani bir gün doğar
beklenmeyecek kadar serin rüzgarlar eser
seher yeli deriz
adı pek romantik gelir kulağa
hiç üşütecek kadar serin olduğunu düşünmeyiz
ben üşümem
bilirsin
her şeyle mücadele ederim falan
soğuk akşamları vardır
ocak aylarının
şubatların
mart desen esereklidir
bilirsin
ağlar gizler
eser ateşi körükler
yağar sırılsıklam eder insanı
haziran konuşmaz
hareket ayıdır
gergin seçim geceleri nicedir haziranda vukubulur
bilirsin
ben her zaman muzaffer ordu komutanıyım
yenilgi yoktur
kazanılmamış zaferler vardır
teslim olmak yoktur
savaşa ara vermek vardır
yalan söylemek yoktur
konuşulmamış şeyler vardır
ağlamak yoktur
nem yaz yağmurlarına özgü bir şeydir
gardımı indirmem ben
gardımın içine alırım
düşman değilse karşımda duran
truva atıdır belki
fethedilecek bir yengeç vardır içerde
her an ensenden tutup uzaklara fırlatabilir seni
bilirsin
ve diğerlerini
her an her şey tam tersiyle cereyan edebilir
bilmediğin hiçbir şeyi yazmıyorum bu satırlara
ne olmuş
seçimleri kazandıysak
kabineyi kurmadan istifayı bastıysak
yanan şey dünya değil
tüten duman sigaram değil
sigaran değil
söylemeye gerek yok
zaten biliyorsun
şiirler artık
miadını doldurmuş satırlardan ibaret
bilmediğin şeyleri öğrenmek istediğinde
şiirlerden başka yerlere bakman gerekir
26.06.2023 18.38
bugün hangi birinize yazdığını Yalnız da bilmiyor. Yazıyor ama neden yazdığını da pek bilmiyor işin doğrusu. Kahve yanında. Sigarası yeni söndü. Duman da ne boğdu ama. Alışmak değişik bir duygu. Birinin varlığına alışmak onun yokluğunu kabullenmeyi bu kadar zorlaştırıyor olamaz. Yani olmamalıydı bu boşluk. Demek ki bundan köşe bucak kaçıyordu Yalnız sizden. Hepinizden. Tutulduğunda insanın dönüşeceği şeyi görüp korkmuştu belli ki. Bir daha birinin varlığına bu denli ihtiyaç duyabileceğini de bilmiyordu. Ta ki o güne kadar. Demek ki hala o iğrendiği şey var içinde bir yerlerde. Umut. Dünya yanarken, insanlar kıyımların cenderesinde can verirken bir sese, bir nefese ihtiyaç duymak... Ah ne arabesk? Pek komik haller bunlar mirim. Ama görüyorsun ki vaziyet bu. Notaların arasına karışan insandan bir parça olduğunda demek ki ölümsüzleşebiliyor an. Hala mümkün olsa gerek ölümsüzlük. Eh simyacılar boşuna aramamış o kadar ölümsüzlük iksirini. Ölümsüzlük iksiri Derrida'da yapısöküm, Heidegger'de hergünkülüğün sıradanlığında herkesin arasında yaşanan tek başınalığın yıkımı falan filan. Şimdi Yalnız ne herkese karışabiliyor ne de senden ona akan her şeye korkusuzca göğsünü açabiliyor. Ama kaçmak da mümkünatı olan bir şey gibi durmuyor. Şimdi geride bir tortu kalıyor Yalnız'a. Tortuların üstüne son defa kaynar su dökecek. Sonra su süzülecek. O süzülürken senden kalanlar karışacak ona. Seni Yalnız'a katacak. Beni senden bir şeye dönüştürecek. Şikayetçi değilim bundan. Sonlanmasından şikayet edebilirim de karışmaktan bir olmaktan şikayeti yok. Suç ortağı mı? Belki. Oyun arkadaşı mı? Evet. Diktiği, overlok makinasında dikişlere doyamadığı kumaşlardan farklı mısın? Evet. Canın yanıyor mu diye kontrol ediyor mu? Bazen. Çoğu zaman kimseye acımadığı gibi sana da acımıyor Yalnız. Oysa canın yansa önce sureten gülümser sana. Sağ gözüne bir damla yaş oturur. Gözünü kaçırır ufka bakar. Karanlıkta gözünü alan kentin ışıklarına döner bakar. İç çeker. Sen duymadan. Bir sitem kopar ufka karışır gözlerinden. Nefesi dolar taşar ağzından. Sen gidersen nefesine karışan küfürle devam eder yoluna. Gideceğinden de değil ama olur da ağzından çıkan küfre şahit olursan bir şeyler heba olur diye de korkmuyor değil hani. Karışmaya devam ederse bir gün kimin nerede başladığını ötekinin nerede bittiğini fark edemeyebilirsiniz. Biliyorsun en tehlikeli olanı da bu?.. Belki de ondan sonrası için tüm bu endişe. Yitiklik... Yitirilmiş hiçbir şeyin bu denli acıtmadığını biliyor Yalnız. Yitirilecek bir şeylerin olduğunu fark ettiğinde dönüşü olmayacak bir yolda olduğunu da anladı mirim. Şimdi sen kayıp giden bir yıldız gibi karış kendi dünyana. Ama dön. döndüğünde yeniden... Sapasağlam gel.
normal insanlar gibi yaşayabilmek isterim ben de. çünkü normal insanların yalanlar söyleyerek kanıp. kandırılıp. uyutarak. uyutularak yürüttükleri. hunharca kavgalar ettikleri. deli gibi aldatıp. aldatıldıkları ilişkileri var. aileleri var. her akşam aynı yemek masalarında oturup muhabbet ederken asla benliklerinin en ücra noktalarını açamadıkları. heyecanlarından bir parça bana da bulaşabilir belki. normal insanlar gibi yaşamak isterdim ben de. isterdim.
Azık ettim geçmişi kendime Yolum uzun sırtım terli ama gözümde bir direnç var Yanımda bir buruk nota bir yarım güfte Tamam olmayı be...