7 Şubat 2021 Pazar

Çadır

Fotoğraf: Ara Güler
Bugün bir Yörük anasının yanında uyanıyorum. Başımda toprak bulaşmış oyaları ile duran yemenimi çekip alıyorum. Derin bir nefes çekiyorum ciğerlerime. Burnuma odun ateşinde pişen ekmeklerin kokusu geliyor. Sarıkızı sağmaya giden çocukların kıkırdamaları kulağımda bu sabah. Sen İzmir'in bir köşesinde, sevginin merhametli kollarında uyanmayı bekliyorsun. Ben yaşamın en vahşi suratı ile boğuşmaya başlıyorum. En son ne zaman aynaya baktığımı bilmiyorum desem inanırsın değil mi bana? Burada sokaklar yok Mustafa. Sokak aralarında şımarık şımarık koşturan çocuklar da yok. Burada her gün yapılması gereken yeni görevler var. Burası büyük bir arazi Mustafa. Otlaklar var. Cayır cayır odayazan yüreğim ile beraber tutuşan otlarla dolu etrafım. Kaldırım taşlarını sayarak gün geçiren bir kadını çadırlara kadar götüren nedir? Şehrin karmaşasından, bütün hayal kırıklıklarından, terk edip gitmelerden, sövüp saymalardan sıyrıl. Geç karşıma otur. Haydi. Tam bir kızılbaş gibi davran. Kuzu otlatmaya çık yaylalara. Akşam bir tas çorba yanında da sade bir salataya talim oluruz. Evvel Allah. Yetmiş yıllık ömrü dörde çarpar ikiye böler öyle yaşarız. Yaşlı kadın demir tepside ayıkladığı pirincin taşlarını toprağa fırlattı. "Her şey ait olduğu yerde güzel." dedi. Yemenimi katlayıp yanımdaki yüklüğün üzerine bıraktım. Çıktım çadırdan yaşlı kadının yanına gittim. "Öyle, değil mi?" dedim. Yaşlı kadın demir tepsiyi aldığı gibi ateşin başına geçti.  

Sanki hiçbir şey olmamış gibi aşını ocağa koydu. 

Uzlet Türküsü

  Azık ettim geçmişi kendime Yolum uzun sırtım terli ama gözümde bir direnç var Yanımda bir buruk nota bir yarım güfte Tamam olmayı be...