23 Ocak 2021 Cumartesi

Başka

 

Fotoğraf: Ara Güler
Kahve fincanlarını masaya koydu. Karşımda boş duran koltuğa oturmadı. Yerde bağdaş kurdu. "Anlat." desin diye bekledim. Konuşmadı benimle. Tek bir soru sormadı. Kahvesini alıp içmeye koyuldu. Gözleri hem bana bakıyor hem benden kaçıyordu. 
"Bizimkiler" dedim "Özledi seni". 
Hiç istifini bozmadı. Yutkundu yalnızca. Sonra bir yudum daha içti kahvesinden.
"Özellikle Feyyaz, bilirsin çok sever seni. Muhabbetini hep ötekilerden ayırır." 
Ne bir cevap verdi ne de herhangi bir tepki. 

Masada duran kar küresini sallayıp yerine bıraktım. Kar taneleri aheste aheste insin aşağı. Elimi cebime attım. Bir fotoğraf çıkarttım. Katlandığı yerlerden boyaları silinmiş. Basıldığı ilk gün ne kadar canlıysa şimdi o kadar eprimiş. Kar taneleri birer birer düşsün gökyüzünden yeryüzüne. Kahve fincanını kenara bıraktı. Fotoğrafı almak için uzandı. Ardından geri çekti kendini. 
"İşe yarar şeyler değil bunlar." 
Bir müzik açtı dinlemek için. Geçti yerine oturdu. 
"Üşüdün mü?" dedi.
"Eh biraz" dedim.
"Kahve ısıtır" dedi.
"Feyyaz ağabey de severdi bilirsin." dedim.
"O orta şekerli içer" dedi.
"Ben sadeden şaşmam." dedim.

Ondan beklemediğim bir çeviklikle kanepelerden birini kaldırdı. İçeride bir sağa bir sola çekiştire çekiştire bir şeyler aradı. En sonunda;
"Heh..." dedi.
Elinde bir fotoğraf albümü. Eliyle beni çağırdı;
"Gel, gel bak burada neler var." dedi.
Gülümsedim;
"Tabii sende bir hazine dolusu fotoğraf varken bendeki buruşuk şeyi ne yapasın ki değil mi?" dedim. 
"Takılma böyle detaylara. Baksana o vakitler ne de güzel yağıyormuş kar." dedi.
"Şimdi asit yağsa yarabbi şükür diyeceğiz." dedim.

Kapı çaldı. Kalkmaya yeltendim. Eliyle oturmamı istedi benden. Kapıya koştu. Yıllarca bu anı beklemiş de sonunda gerçekleşmiş gibi. Kapıda yuvarlak koca göbeği ile bir adam belirdi. 
"İznin var mı girebilir miyim?" dedi.
"Islanmışsın." dedi.
"Sorma... Bir kahve var mı?" dedi.
Koşa koşa mutfaktan bir fincan kahve daha getirdi. 
"Seni gördüm az evvel balıkçılarla beraberdin." dedi.
"Yardım istediler Muhtar ağabey." dedi.
"Seslendim duymadın beni. Neyse seni arayan soran oldu mu bugünlerde."dedi Muhtar.
"Yahu kim niye arasın siz de çok alemsiniz." dedim.
"Hemen çıkışma." dedi.
"Kim arasın neden arasın yahu." dedim.
Muhtar: "Bugün bir araba kaza yaptı." dedi.
"Gördüm, yoldan çıkmış." dedi.
"Her yoldan çıkanı yola geri alsaydık o-hoooo..." dedim muzur muzur gülümseyerek.
"Şu kolye senindi, al istersen kaybolmasın." dedi.
Muhtar: "Plakayı okuyabildin mi?"
"Yok, hızlıca geçtim oradan çok dikkat edemedim."
"Okusa ne olacak sanki?.." dedim. Demesem daha iyiydi belki de... Telefon çaldı.

16 Ocak 2021 Cumartesi

Davetiye

Fotoğraf: Ara Güler
Mutfak tezgahının üzerindeki kurumuş zeytin çekirdeklerine şöyle bir baktım. Hırkamı giydim. Sessiz odayı dolduran gıcırtı sesi ile kapıyı açtım. Telefonu evde bıraktım. Kapüşon her zamanki gibi saçlarımı örtüyor. İri yağmur damlaları hırkamı dokunuşları ile ıslatmaya başlıyor. Tenha yollardan geçiyorum. Bu sırada bir iki araba yola misafir oluyor. Geçip gidiyorlar. İçlerinden biri yoldan çıkmış. Gri bariyerlere çarpmış. Gece olmasına seviniyorum. Trafik olmaz en azından. (Gündüz olduğu kadar.)

Aşağılara iniyorum. Şehrin derinlerine. Kimselerin bakmak istemediği baksa da görmeye tahammül edemeyeceği yerlere. Soğuk, katı ve saf suratına yaşamın...

Bir sürü denizci. Bir bir dizilmişler ellerinde ağlarıyla. Ağrılı, sancılı, belini tutmuş, en ihtiyarı. Tek eli yine ağda. Ekmek kavgasında. Koca elli, koca ayaklı, iri gövdeli Deniz Adam'ın azaları olmuşlar. 

Ağı çekiyorlar sudan. Sessiz sedasız sözleşiyorlar sanki. Hep aynı anda hareket ediyorlar. 

'Davetiye mi bekliyorsun? Tutsana şunun ucundan.' Diyor içlerinden biri. Konuşmadan ağın bir ucundan yakalıyorum. Yağmur şiddetleniyor. Denizin suyu her yanımdan kuşatıyor. 

Ağı toplamak kaç saatimizi aldı emin değilim. Eve döndüğümde tezgahın üzerinde beni bekleyen zeytin çekirdeklerini sinekler sarmıştı. Yağmur damlacıkları süzüledursun. Paçalarımı iki kat kıvırayım. Ben bir kahve koyayım ocağa. Tıngır tıngır kaynasın. Köpüğü dolsun taşsın. 

Kapı zili çaldı. Gece yarısı. Güneş doğmaya yakınken. 'Kim o?' Sorusu ile açtım kapıyı. Hiç konuşmadı. Çıkardı ayakkabılarını içeri girdi. Koyu mavi bir gecede... Şafak söktü sökecek. Benim gibi yağmurdan nasiplenmişti o da. Bir muşamba serdim oturacağı yere. Yalnızca kolyesini çıkardı. Bıraktı bir köşeye. 

Zeytin çekirdeklerini kaldırdım tezgahtan. İki kahve fincanı çıkardım dolaptan. 

9 Ocak 2021 Cumartesi

Sen Anadolu'sun

Fotoğraf: Ara Güler
Gizli saklı bir bahçe. Bu bahçe senden bir parça. Güz vakti kızaran sararan ağaçlarla çepeçevre. Kışın kuru dallar sobada... İsi dumanı bacada. Kapının önünde bir sacda pişirsin kasabanın annesi gözleme, katmer, poğaça. 

Gözü kör, gönlü uyanık, ayağı topal, sırtı yamalı dilenciye versin bir kapta sıcak çorba. Dilenci çorbayı karıştırsın, ana katmeri katıştırsın. Zamanı eritsin dilenci. Bir tutam varlık katsın. Adına nane desin. Kekik desin. Reyhan desin. Yüreklere sevgi akıtsın, ruhuna midesine can katsın.

Kiremit çatıdan aşağı atlasın küçük Yiğit. Koştur koştur flüt çalsın. Yaşlı ağacın gövdesine çıksın. Dilenciye gülümsesin. Annesinin elinden gözleme yesin. Ablası halı dokusun Yiğit'in. Babası tarla çapalasın. Kardeşleri kitap okusun. Komşular akşam gelip toplaşsın sacın başında. Tüm kasabaya Karagöz oynatsın Yiğit. Zilli tefi sallasın beş kerre. Derisine vursun bir kerre.

Kasabanın annesi derler Yiğit'in annesine. Beyaz yazmasını atsın omzundan geri kasabanın annesi. Bütün çocuklara sevgiyle hikayeler anlatsın. Elma soysun. Dilim dilim dilimlesin. Yiğit koşsun elma dilimlerine varlık eksin. Adına tarçın desin kasaba ahalisi. Yiğitçesi varlık olsun. Zamanın katığı olsun.

Gizli saklı bir bahçedeyim. Görünmez bir eşikteyim. Anadolu'nun içlerindeyim. Göz gözü görmez burada hele bir sis bastırsın. Kıvrımlı yolların ucundayım. Derme çatma pencereleri dövüyor kuru dallarım. Issız sessiz bir evin kıyısındayım. Ben Anadolu'dayım. Sen de topraksın. 


 
 


Uzlet Türküsü

  Azık ettim geçmişi kendime Yolum uzun sırtım terli ama gözümde bir direnç var Yanımda bir buruk nota bir yarım güfte Tamam olmayı be...