Fotoğraf: Ara Güler |
"Bizimkiler" dedim "Özledi seni".
Hiç istifini bozmadı. Yutkundu yalnızca. Sonra bir yudum daha içti kahvesinden.
"Özellikle Feyyaz, bilirsin çok sever seni. Muhabbetini hep ötekilerden ayırır."
Ne bir cevap verdi ne de herhangi bir tepki.
Masada duran kar küresini sallayıp yerine bıraktım. Kar taneleri aheste aheste insin aşağı. Elimi cebime attım. Bir fotoğraf çıkarttım. Katlandığı yerlerden boyaları silinmiş. Basıldığı ilk gün ne kadar canlıysa şimdi o kadar eprimiş. Kar taneleri birer birer düşsün gökyüzünden yeryüzüne. Kahve fincanını kenara bıraktı. Fotoğrafı almak için uzandı. Ardından geri çekti kendini.
"İşe yarar şeyler değil bunlar."
Bir müzik açtı dinlemek için. Geçti yerine oturdu.
"Üşüdün mü?" dedi.
"Eh biraz" dedim.
"Kahve ısıtır" dedi.
"Feyyaz ağabey de severdi bilirsin." dedim.
"O orta şekerli içer" dedi.
"Ben sadeden şaşmam." dedim.
Ondan beklemediğim bir çeviklikle kanepelerden birini kaldırdı. İçeride bir sağa bir sola çekiştire çekiştire bir şeyler aradı. En sonunda;
"Heh..." dedi.
Elinde bir fotoğraf albümü. Eliyle beni çağırdı;
"Gel, gel bak burada neler var." dedi.
Gülümsedim;
"Tabii sende bir hazine dolusu fotoğraf varken bendeki buruşuk şeyi ne yapasın ki değil mi?" dedim.
"Takılma böyle detaylara. Baksana o vakitler ne de güzel yağıyormuş kar." dedi.
"Şimdi asit yağsa yarabbi şükür diyeceğiz." dedim.
Kapı çaldı. Kalkmaya yeltendim. Eliyle oturmamı istedi benden. Kapıya koştu. Yıllarca bu anı beklemiş de sonunda gerçekleşmiş gibi. Kapıda yuvarlak koca göbeği ile bir adam belirdi.
"İznin var mı girebilir miyim?" dedi.
"Islanmışsın." dedi.
"Sorma... Bir kahve var mı?" dedi.
Koşa koşa mutfaktan bir fincan kahve daha getirdi.
"Seni gördüm az evvel balıkçılarla beraberdin." dedi.
"Yardım istediler Muhtar ağabey." dedi.
"Seslendim duymadın beni. Neyse seni arayan soran oldu mu bugünlerde."dedi Muhtar.
"Yahu kim niye arasın siz de çok alemsiniz." dedim.
"Hemen çıkışma." dedi.
"Kim arasın neden arasın yahu." dedim.
Muhtar: "Bugün bir araba kaza yaptı." dedi.
"Gördüm, yoldan çıkmış." dedi.
"Her yoldan çıkanı yola geri alsaydık o-hoooo..." dedim muzur muzur gülümseyerek.
"Şu kolye senindi, al istersen kaybolmasın." dedi.
Muhtar: "Plakayı okuyabildin mi?"
"Yok, hızlıca geçtim oradan çok dikkat edemedim."
"Okusa ne olacak sanki?.." dedim. Demesem daha iyiydi belki de... Telefon çaldı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder