Fotoğraf: Ara Güler |
Gizli saklı bir bahçe. Bu bahçe senden bir parça. Güz vakti kızaran sararan ağaçlarla çepeçevre. Kışın kuru dallar sobada... İsi dumanı bacada. Kapının önünde bir sacda pişirsin kasabanın annesi gözleme, katmer, poğaça.
Gözü kör, gönlü uyanık, ayağı topal, sırtı yamalı dilenciye versin bir kapta sıcak çorba. Dilenci çorbayı karıştırsın, ana katmeri katıştırsın. Zamanı eritsin dilenci. Bir tutam varlık katsın. Adına nane desin. Kekik desin. Reyhan desin. Yüreklere sevgi akıtsın, ruhuna midesine can katsın.
Kiremit çatıdan aşağı atlasın küçük Yiğit. Koştur koştur flüt çalsın. Yaşlı ağacın gövdesine çıksın. Dilenciye gülümsesin. Annesinin elinden gözleme yesin. Ablası halı dokusun Yiğit'in. Babası tarla çapalasın. Kardeşleri kitap okusun. Komşular akşam gelip toplaşsın sacın başında. Tüm kasabaya Karagöz oynatsın Yiğit. Zilli tefi sallasın beş kerre. Derisine vursun bir kerre.
Kasabanın annesi derler Yiğit'in annesine. Beyaz yazmasını atsın omzundan geri kasabanın annesi. Bütün çocuklara sevgiyle hikayeler anlatsın. Elma soysun. Dilim dilim dilimlesin. Yiğit koşsun elma dilimlerine varlık eksin. Adına tarçın desin kasaba ahalisi. Yiğitçesi varlık olsun. Zamanın katığı olsun.
Gizli saklı bir bahçedeyim. Görünmez bir eşikteyim. Anadolu'nun içlerindeyim. Göz gözü görmez burada hele bir sis bastırsın. Kıvrımlı yolların ucundayım. Derme çatma pencereleri dövüyor kuru dallarım. Issız sessiz bir evin kıyısındayım. Ben Anadolu'dayım. Sen de topraksın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder