25 Ağustos 2017 Cuma

Nefes


Geçtiğim yollar bana yabancı
Gri bariyerler
Asfalt çizgileri
İstikamet
Muhtemelen orta gelirli ailelerin kaldığı 5 katlı binalar
Gökdelenler
Beyoğlu pastaneleri
Alt geçitler ve otobüs durakları  
Hele yol kenarına ekilmiş bir tutam ot ve ağaç taneleri

Sanki bir ilkti bu benim için
Gazete katlayan adamlar
Çünkü yılda bir görürüm
Ya denk gelir ya denk gelmez
Temmuz sıcağında
Elinden gelse çıplak gezecek insanlar görüyorum
Hepsi gerçek
Otoban  gıcır
Yeşil tabelalar yerini navigasyonlara bırakıyor
Kurban bayramı geliyor olsa gerek
Hafif bir ahır kokusu var şehirde  
Egzozdan o kadar şikayet etmiyoruz hatta
'Ah o ahır kokusu ne de pis!'          
Oysa yollar bizim memleketimiz
Hepimiz göçebeyiz İstanbul'da


Bir de yağmur yağsa
Caddeleri süsleyen palmiyeleri mutlu etse bir                        
Cila çekse tütsülese   şehri  
Sigara dumanını silse süpürse mesela
Otomobillerini yıkamamakta ısrarcı tayfaya da  iyi gelir
Bir de bir türlü ay sonunu getiremeyenler var
Asıl onların hali düşündürüyor

Nesef almak ne kadar zor İstanbul'da?

16 Temmuz 2017 Pazar

Derya Kuzusundan



Güzelim Haliç
Biriciğim İstanbul
Kana kana içtiğimiz sularında
Kaç derya kuzusu besliyorsun?
Kucağında kaçımıza yer açtın
Kaç kişiyi bastın bağrına?


Güzeller güzeli yeşil su
Yoldaşlarımı ne vakittir
Misafir ediyorsun
Cennet misin yoksa araf mı?
Salına salına izliyor seni al sancak
Cennet misin araf mı?
Doyamıyor vapurların dumanları sana?


Pekala ya ben
Şehri Sitanbul
Sanki hiç su içmemiş bir avare gibi
Neden sana acıkıyorum bu kadar?


Gökler gürlerken
Melekler yağmur indirirken
Ne kadar büyük bir huzura tabi oluyorsun?


Sularının köpük köpük serinliği
Rüzgarının o esrarı
Kaç kişiyi bağımlısı yapıyor
Güzel yüreğine...


Tabi bir de düşman filoları
Sen esmeye, köpürmeye
Dalgalarınla ilham vermeye devam et





Ruhsuz bünyelerinde 
Sana aşık olacak yetenek
Yok onlarda
Hırsu heva ile 
Senle kavuşamaz onlar
Sen,
Zulme boyun eğmeyecek kadar asilsin
Sen,
Bize bahşedilen
Bana bahşedilen
En kıymetli cevhersin


Seni bırakmayacağız İstanbul
Ayrılık bize şuheda ile gelir
Ayrılık bize ancak şuheda ile gelir


Sevgili...
Sitanbul...

14 Mayıs 2017 Pazar

Cumbadan Uzaklaşırken



Ölüm ensende esiyorsa
Ölüm ilmek ilmek kapatıyorsa gözlerini
Ve boğazında bir dizi kelime biriktiyse 
Belki diyerek iç çekiyorsan
Kapılar ardında kalan diğer parçana
Cumbalardan içeriye bakmaksa tek yapabildiğin
Var olanla buluşamadığında
Ufukta kaybolan güneşe her zamankinden başka üzülürsün
Var olanla kavuşamadığında
Her zamankinden fazla hüzünlenirsin
Yerde çömen küçük kız çocuğuna farklı üzülür
Sisteme ayrı söversin
Bir başka nefes alırsın mesela
Ciğerlerin isyan eder oksijene
Gözlerin dolamaz bile
Damlalar elmacıklarının içinde eriyip kaybolur 
Umudu tükendikçe cumbadan uzaklaşır insan
İçerdeki kendinden emindir
Cumbanın içindeki
Bir de biz varız 
Yüreği pare pare edilmiş bizler varız
Yıkım her zaman atıyla gelmez 
Bazen ayağıyla gelir

Uzlet Türküsü

  Azık ettim geçmişi kendime Yolum uzun sırtım terli ama gözümde bir direnç var Yanımda bir buruk nota bir yarım güfte Tamam olmayı be...