"Kapıya alacaklı gibi vuracak tek insan Sacid idi yaşamımda. Sacid soğukkanlı durmaya çalışayım derken tüm heyecanını ele verirdi. Süt kaynatılan tencere nasıl taşarsa öyle yaşardı duygularını. Başta hiç yerimden kıpırdamadım. Bu gece kapıyı kilitlememiştim. Sacid mevsimlere giydirdiği sessizliğini bir taşkınlıkla sonlandıracaktı. Bu beyazlara gebe kaldığımız kış gecesiydi o taşkın gece. Kapıyı zorlayacak. Yüklenecek. Biliyorum ki çok isteyecek içeri buyur edilmeyi. Tepkisizliğimden ürkecek belki Sacid ama geri adım atmayacak bu gece. Başıma bir şey gelir diye korkacak. Daha da delirecek. İntihar etme ihtimalim onu güçlendirecek. Keskin zekasını yitirdiği anlardan sıyrıldığında kapının anahtar yuvasına bakacak."
Gel.
21 Ocak 2090
Cumartesi
İstanbul
Kapı gürültüyle kapandı, anahtarla içeriden kilitlendi. Yalnız bir fincan daha kahve almaya gitti. Döndüğünde battaniyenin bir köşesinden tutup balkona doğru sürükledi. Balkondaki koltuğa oturdu. Battaniyesine sarıldı. Yalnız sigara yaktı. O ilk nefesini alırken dizlerine uzandım. "Üşüme üzerine bir şey ört." dedi. Ceketimi çıkarıp sırtıma attım. Tüm gece balkonda oturduk. Kah uyuduk kah uyandık. Güneş doğduğunda mescid-i haramdan sürülme vaktim gelmişti. Yalnız usul adımlarla ve uyku mahmuru bakışlarıyla beni mabedimden çıkardı.