6 Eylül 2021 Pazartesi

Bir Yumak Oda Teslim Olduk


Köprüler kuruyorum, sana. Adı gün yüzüne çıkmamış kentler inşa ediyorum, bugün. Bir avuç ateşte pişip duruyor, çaydanlığın bedenine dolan çaylar. Burnundan üflüyor duman duman öfkesini. Canı yanıyor pencerelerin. Yüzlerce işçi çivi çakıyor, tuğla döşüyor, toprak kazıyor… Hepsini sen geleceksin diye yapıyorlar. Şehrin tam ortasından iki köprü varıyor bana. Biri can evime uzanıyor öteki eşikte bitiyor. Sokakları çapraz akıyor kent merkezine doğru. Binalar yok kentlerimde. İki üç katlı bahçeli evlerden oluşuyor, çitlerle çevrili etrafı hepsinin. Belediye daireleri de bu tip evlerin içerisinde olacak. İnsanların çok kıyafet giymesi yasak. Herkesin altı çift kıyafeti olacak. Günlük yemek ihtiyaçları mahallenin anaları tarafından pişirilecek. Bir kentin yirmi anası olacak, analar işsiz kadınlardan seçilecek. Kahvaltı ve akşam yemeği düzenlenecek kent meydanında. Kış vakti olursa eğer binaların içinde verilecek yemekler.

Çaydanlığın burnunu yakıp geçen öfkeli duman pencere camlarını ısıtsın dursun. Bugün her şey farklı olacak bizim için. Değişecek dünyamız. Dünyalarımız birbiriyle çakışacak. Bedenim bir harın ortasında kalacak. Bir rüzgar esti; bir yumak ateşi şehrin kasrına bıraktı, geçti gitti. Kasır çöktü; rüzgar tüm şiddetiyle gemilerin yelkenlerini doldurdu. Yelkenler doldukça gemiler hareket etti. Bilinmez diyarlara doğru yol aldılar. Rüzgar bir kısmıyla ufuklara yolladı savurduğu polenleri, tozları. Kumları, saçları, saçakları, hepimizi birbirimize kattı kalan kısmı ile ektiği, gagasıyla beslediği yangın. Kurulmayan kentlerimizin meskun vatandaşları pür telaş meydanda buluştu. Kasrın çatısı yıkıldı. Duvarları çatırtılarla döküldü. Yangınını söndürmeye gelen ahali definesinde kayboldu. Giden bir daha gelmedi.Yıkıntılar, alevlerin arasında ateşin harına har kattı. Hazinelerinden kucak kucak doldurup dönenler görüldü. Bağrına ateş dolduran vatandaşlar gittikleri her yere yeni bir od koydu. Alevler kentleri tutuşturdu.

İnsan en çok kendine inanır. Kendine yaslanır. Kendinden kendine yeni köprüler kurar. Ve bu oluşun tetikleyen sebepleri olur. Sonra o gider. O gidince köprüler yıkılır. İnanç yok olur. Yaslanacak hiçbir şey yok şimdi. Esen tüm rüzgarlar savurabilir beni. Hiçbir şeyi eskisinden daha çok sevmiyorum. Pazartesi sabahı bir alev topunun içine düştüm. O sabah yaşadığım sarsıntının hemen her şeyi yıkacak kudrette olduğunu anladım. Uzun bir süre kimsesizliğime yaslanayım ben; değil mi? Kendime inanmaya yeniden başlayana kadar. Hem yapacak çok işim var. Kulağımda yine Acem Peşrev'i… O sabah içine düştüğüm hâr bir daha yakmayacak beni. Yakmasına müsaade etmeyeceğim. Kendime inanmaya yolculuk ediyorum artık. Yelkenleri dolduran rüzgarlarım yok. Yalnız başımayım. Adaleti de mülkü de temeli de onların olsun.

Kimsesizliğine teslim oldu kurulmaya yüz tutmuş kentlerim. Her tarafı ayrı tutuşan inşaatları var artık bu diyarın. Tüm mülklerin temelinde od var artık. Ocak ocak yanan, ocaklarında çay demlenen odlar var. Camları ısıtan öfkesi var.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Uzlet Türküsü

  Azık ettim geçmişi kendime Yolum uzun sırtım terli ama gözümde bir direnç var Yanımda bir buruk nota bir yarım güfte Tamam olmayı be...