16 Ağustos 2022 Salı

Sonra...

Bir tüy olmak isterdim. Serçenin özgürlüğe açılan kahveli sarılı kanatlarında. Semayla karışırdım. Gözlerin mavi olurdu. O zaman. Güneşle doğar. Bulutlarla dönerdim. Giderdim. Buradan. Peşimden sapanla koşan çocuklar olurdu. Ben aldırmaz. Uçmaya devam ederdim. Sen söverdin. Uçurtmalarla dost olurduk. Ta ki zincirleri kırılana kadar. Çay tabağında biriken sigara küllerini yutarsan uğrardın bir kutu Marlboro'ya. Sen bir serçe olurdun. Kanadı kırılsa da umutla dans etmeye devam eden. Gökyüzünün sınırlarını aşmaya çalışır. Belki termosferden uzaya açılırdık. Ölürdük. Dirilirdik. Yeniden denerdik. Uçardık. Düşerdik. Kanardık. Susardık. Nefeslenirdik palmiyelerde. Islanırdık yağmurda. En kıyak sahilde cehennem kumlarına basar kurulanırdık. Arabaların camlarına, insanların kafalarına beyaz öpücükler kondururduk. Çatılarda uyuklar. Pencere önü saksılarında nevale arardık. Biz. Özgürlük Heykeli'ne konar... Her sabah aynı saatte işe gidenleri seyrederdik. Seninle. Ben. Kiminle? Sen. Nerede? Kimlerle? Bir vakit. Ihlamurlar çiçek açarsa. Yani belki. Ya da sarı mimozalar lavanta morunda açarsa. İşte o zaman. Biz. Seninle. Gezerdik. Ülke ülke. Bakardık. Suret suret. Konardık. Omuz omuz. Düşerdik. Sapan sapan. Uçardık. Çığlık çığlık. Yerleşirdik. Bahçe bahçe. Açardık. Çiçek çiçek. Göçerdik. Sonra...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Uzlet Türküsü

  Azık ettim geçmişi kendime Yolum uzun sırtım terli ama gözümde bir direnç var Yanımda bir buruk nota bir yarım güfte Tamam olmayı be...